ΟΡΘΟΔΟΞΙΑ NEWS

Ο Οικουμενικός Πατριάρχης σε εκδήλωση για το Ορφανοτροφείο της Πριγκήπου

Οικουμενικός Πατριάρχης: Συγχαρητήρια επιστολή στον Στέφανο Κασσελάκη

Newsletter

   

Ο Οικουμενικός Πατριάρχης Βαρθολομαίος παρέστη και ομίλησε στην συνάντηση για το ιστορικό Ορφανοτροφείο Πριγκήπου, που διοργάνωσε η Europa Nostra Τουρκίας σε συνεργασία με τη Διεύθυνση Έργου του Ορφανοτροφείου της Πριγκήπου.

Η εκδήλωση πραγματοποιήθηκε το Σάββατο 13 Ιανουαρίου 2024, στην αίθουσα τελετών της Πατριαρχικής Μεγάλης του Γένους Σχολής και σκοπός ήταν να εξεταστεί το «Πρόγραμμα Αποκατάστασης Ορφανοτροφείου Πριγκήπου», η τρέχουσα κατάσταση και το μέλλον του κτηρίου.

Παραθέτουμε, στη συνέχεια, το αναλυτικό πρόγραμμα της εκδήλωσης, την ομιλία του Οικουμενικού Πατριάρχου Βαρθολομαίου και την ομιλία του υπεύθυνου της σχετικής Επιτροπής, κ. Λάκη Βίγκα, Άρχοντος Μ. Χαρτοφύλακος της Μ.τ.Χ.Ε.

 

Address by His All-HolinessEcumenical Patriarch Bartholomewduring the “Pringipos Greek Orphanage Monitoring Meeting – Europa Nostra Europe’s 7 Most Endangered Cultural Heritage Programme”

Patriarchal Great School of the Nation, Phanar

Saturday, 13 January 2024


[Your Excellencies,]

Respected religious and community leaders,

Members of the Scientific Community,

Ladies and gentlemen,

Distinguished guests,

It is an honour and a privilege to stand before you today here in one of our Community’s historical monumental institutions as we open the “Pringipos Greek Orphanage Monitoring Meeting” organized by Europa Nostra as part of Europe’s Seven Most Endangered Cultural Heritage Programme.  Specifically, all of us, people of goodwill, have gathered this afternoon to discuss and address the critical situation surrounding the Prinkipo Greek Orphanage, a historic 20,000-square-meter wooden masterpiece located on Büyükada, one of the Princes’ Islands off the coast of Istanbul.

The Prinkipo (or Büyükada) Greek Orphanage holds a significant place in history.  Built in 1898 as the Prinkipo Palace by the famous French-Ottoman architect Alexander Vallaury as a luxury hotel, the wife of a prominent local Greek banker, Eleni Zarifi, bought the building in 1903 after its operating licence was not granted and donated it to the Ecumenical Patriarchate under the condition that it be used as an orphanage.  This remarkable building, considered the largest wooden structure in Europe and the second largest worldwide, served as a home and educational institution for approximately 5,800 orphans until its unjust closure in 1964.

The orphanage’s history is deeply intertwined with the resilience of our Community here in this great City, especially during the difficult years of the previous century.  In the face of much adversity and misfortune, the Ecumenical Patriarchate became the custodian of this architectural gem, offering shelter, hope, and education to this significant number of orphans during the 20th century.

However, this important institution has faced severe challenges throughout the previous decades.  Since its unjust closure in 1964 due to regrettable political reprisals, the building has fallen into a state of disrepair, exacerbated by a fire in 1980 and damage that occurred by the major earthquake of 1999.  Despite being returned to our Community in 2012, following many legal hurdles, the restoration efforts, which would revitalize this cultural treasure, face significant financial obstacles, hindering us from achieving our noble goals.  This is why we believe that restoring the complex so that it could house a Centre for Environmental Studies and Interreligious Dialogue provides excellent impetus for seeing this project to fruition, considering the great importance that those two topics play in the social and political sphere throughout the world today.

In 2018, Europa Nostra and the European Investment Bank rightly recognized the Prinkipo Greek Orphanage as one of Europe’s Seven Most Endangered cultural heritage sites, drawing attention to its precarious state.  Additionally, throughout the years, we have also tried to encourage local and foreign partners to recover the site before the building becomes unsalvageable.

As we convene today, let us collectively address the challenges facing the site and the rehabilitation project and try to find solutions as we move forward.  The restoration of this architectural marvel not only serves as a testament to our City’s rich multicultural and religious past and the social and pastoral work that our Sacred Institution contributed to society, but also highlights the importance of safeguarding the vast and varied cultural heritage here in these sacred lands.  This is why we encourage open dialogue, collaboration, and a shared commitment to securing the future of the historic Prinkipo Greek Orphanage for generations to come.

Thank you for your considerate attention, and we look forward to the fruitful discussions that will continue after this crucial meeting.

Büyükada Rum Yetimhanesi İzleme Toplantısı

Fener Rum Lisesi – 13 Aralık 2024

Herkese merhaba,

Tapusunda, Ahşap Rum Eytam Hanesi olarak nitelenen Büyükada Rum Yetimhanesi binası 2018 yılında Europa Nostra Türkiye’nin girişimi ile başlayan yeni sürecin bugün çok önemli bir aşamasındayız.

Yıllarca terk edilmiş haliyle hüzün veren, bazen düşündüren, bazen de izleyenleri kızgınlık duygularına yönlendiren bu dev binanın sahipleri, paydaşları ve tekrar kazandırılması için emek verenleri olarak sizleri bilgilendirmek; sorularınızı yanıtlamak, önerilerinizi dinlemek; tekliflerinizi değerlendirmek üzere toplumumuzun mimari ve eğitim geçmişi ile her daim iftihar ettiği Fener Rum Lisesinin tarihi salonunda toplanmış bulunmaktayız.

Bu buluşmaya da önayak olan Prof. Yüksel Dinçer başkanlığındakiEuropa Nostra Türkiye yönetimine yurt dışından gelen Sayın Guy Clausse  ve Mario Almerich’e ve toplantıya büyük emek veren Yiğit Ozar’a teşekkür ve takdirlerimizi sunarız.

İstanbul’un kent, yaşam ve insan üçgeninde 120 yıldır var olan, ancak zamana ve şartlara artık boyun eğerek yıkılmakta olan bu tarih ve kültür hazinemiz için çıktığımız son 5 yıllık yolculuğu kısaca ve samimiyetle sizlerle paylaşmak isterim.

Yıllar öncesinde Emine Erdoğmuş hanımefendi sayesinde Yetimhane ile olan temasım daha sonraki yıllarda AİHM süreçlerinde ve Vakıflar Meclisi üyeliğimde toplantı gündemimizin bir maddesi olarak önüme gelmiştir.

2018 yılında ise sevgili Korhan Gümüş Europa Nostra’nın girişimiyle konuya tekrar dahil olmama ön ayak olmuştur. Son yıllarda İstanbul’umuzun ve toplumumuzun  bu çok değerli kültürel mirasını korumaya, yaşatmaya ve geliştirmeye imkanlarım dahilinde gayret göstererek çok kıymetli kurum ve uzmanların desteğini de alarak önemli aşamalar katettik.

Binanın tarihini, mimarisini, mutlu ve acılı hikayelerini bir çoğunuz defalarca okumuş veya dinlemişsinizdir.

AİHM’nin ve Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009 tarihli kararları ile bina yeniden Rum Patrikhanemiz adına tescil edilmiştir. Yani binanın mülkiyeti Patrikhaneye aittir ve kurumun en üst makamı olan Patrik Hazretleri binayı temsil etmek imkânı ve yetkisine sahiptir.

Europa Nostra’nın 2018 yılında Avrupa’nın Tehlike Altındaki 7 Kültür Mirası kapsamında seçilen Yetimhane Binası için ilk aşamada Patrik Hazretlerinin Bendenize, Patrikhane Mimarı Dr. Apostol Poridis ve Finans Yetkilisi Yorgo Nani’ye vekalet vermesiyle çalışmalara başladık.

1964 yılından itibaren el sürülmemiş, dosyasında hiçbir çalışmanın bulunmadığı alanındaki bekçi bir ailenin ve metruk salonundaki kırık bir piyano dışında bir emanetin bulunmadığı ancak herkesin gözü önünde, gönlünün içinde hayranlıkla izlediği, ziyaret etmek istediği bu büyük ahşap bina için bir yol haritası çizilmesi gerekirdi.

Bu kamusal  alanının geleceğini yönetirken şeffaf ve tüm paydaşlarla temas içinde olmayı ilke olarak benimsedik. Zira bu binanın mülk sahibi Patrikhanemiz olsa da Rum Toplumu başta olmak üzere tüm İstanbulluları ilgilendiren, bir kültür mirası olduğunu ve gelişmeleri paylaşarak ilerlememiz gerektiğini savunduk.

Sekreterya ve arşiv toplama, mimarlık ofisleriyle temas etme, kamuoyunu bilgilendirme, teknik ve koordinasyon toplantıları, ilgi gösteren resmi ziyaretçileri alanda dolaştırma, medya röportajları, arşiv taraması, hayattaki eski öğrencilerle sözlü taih çalışmaları, Almanya ve Japonya dan gelen mimarlık öğrencilerini bilgilendirme, AB projelerine katılım, 2021 yılında alanda verilen muhteşem konser; adalar mimoza festivaline katılım; Yetimhanenin açılışının 120. Yıldönümü vesilesi ile kıymetli hayırsever Eleni Zarifi anması etkinliği, yurt dışında kurum ve şahıslarla temaslar, finans arayışları ve diğerleri..

Tüm bu kıymetli faaliyetler ve etkinlikler yapılırken mimari açıdan da dijital rölöve, çizimler, restitüsyon, malzeme analizleri, okul binasının restorasyon ve ruhsat çalışmaları bitki örtüsü üzerine yapılan çalışmaların yanı sıra ağaç ve kalıntıların rölöve çalışmaları gibi önemli aşamalar da tamamlanmıştır.

Bu aşamalarda büyük bir özveri ile bizlerle çalışan ve destek veren: Bilim Kurulumuzun 5 değerli üyesi Prof.Dr. Oğuz Ceylan, Doç.Dr. Nuri Seçgin, Prof.Dr. Papatya Seçkin Tahtalıoğlu, Dr. Apostolos Poridis, Doç.Dr. Turgay ÇOŞGUN  ve Atina Teknik Üniversitesinden Doç.Dr. Eleftheria  Tsakanika ve Timos Kuyumcoğlu’na , Koruma Akademisi Mensupları ve Proje Uygulama Teknik Sorumluları Damla Acar ve Rabia Şengün’e,  ayrıca fedakârca çalışan Bimtaş proje şirketi yöneticilerine ve  özellikle çalışma arkadaşlarımız Müge Meriç, Füsun Doğanyılmaz ve Orçun Kayhan’a huzurlarınızda yine ve yeniden teşekkür etmek isterim.

Proje süreçleri geliştirilirken finansal tedariğin kolay olmayacağının farkındaydık. Binanın ahşap olması, adadaki  inşaatın ek maaliyeti, iklim şartları, çalışanların kalacağı mekanlar, güvenlik sorunu gibi konular bütçeye yükler oluştururken günümüzün kırılgan ekonomik koşullarında burada yapılacak yatırımın geri dönüşünün de uzun süreli olacağının da farkındaydık. Bunun içindir ki projenin ilk aşamasını sınırlandırarak eski okul binasını ve ana binanın kısmi askıya alınmasını hedefledik.

1000 m2 lik kapalı alanı olan okul binasını projelendirirken, ana binanın yapımı esnasında  ihtiyaç olacak mimarlık bürosu,  iki lojman, toplantı odaları, arşiv odası, ziyarete gelecek olan mimarlık fakülteleri öğrencileri için mekan, yemekhane gibi fonksiyonlar ekledik. Söz verdiğimiz gibi çevreye duyarlı yeşil bir bina olması yönünde uzmanlardan destek alarak uluslararası kabul edilen değerleri ve özellikleri dikkate aldık. Bu konuda bizlere destek veren sevgili Arda Moltay’a teşekkür ederim.

Ayrıca Ana binanın kısmi askıya alınması için metodolojiler değerlendirildi. Tüm bunlar için teferruatlı teknik bir şartname ile  ihaleye çıkıldı. Dokuz deneyimli restorasyon şirketine başvuruldu, teklifler alındı şeffaf ve ilkeli bir süreçle ihale sonuçlandırıldı. Maalesef bu süreç finans yetersizliğinden dolayı aynı heyecanla devam edemedi. Yurt dışından beklediğimiz bir bağış yön değiştirdi ve bu projeden vazgeçildiği söylendi. Projemiz tekrar kesintiye uğramış oldu. Bu durum hepimizi derinden üzdü. Projeye inanarak gönül veren yol arkadaşlarımıza karşı yaşadığımız mahçubiyeti huzurlarınızda ifade etmek isterim. Sağolsunlar anlayış gösterdiler ve bizler gibi inanarak projeyi sahiplenmeye devam etmektedirler. Bu bina nedense hep engellerle boğuşarak topluma hizmet etmiştir. Dilerim yeniden sağlanacak imkanlar ve verilecek yeni fonksiyonlarla önü açık olur, toplumları birleştiren, ortak değerler yaratan bir mekan olarak gelecek nesillere ilham olur.

Farklı iklim şartları ve özellikle de sert geçen kış mevsimi koşullarında her gün ömrü biraz daha azalan bu miras için öncellikli hedefimiz sağlam kalan kısımlarını korumaktır. Koruma metodolojileri hakkında muhtelif fikirler ve teknik çözümler mevcuttur. Bunlarla ilgili aramızda bulunan Hocalarımız ve uzmanlar elbette görüşlerini paylaşacaktır. Israrla ve sabırla kurtarılmayı bekleyen bina geçmiş yıllarda siyasi spekülasyonlara ve ilgisizliğe maruz kalmış olsa da geçmişten günümüze bizlere taşıdığı önemli manevi ve insani hizmetleri olmuştur. On yıllarca yetim ve ihtiyaç sahibi çocuklara sahip çıkmış, eğitim vermiş, yuva olmuş hatta belli dönemlerde Kuleli askeri okulunu, göçmenleri, mültecileri de misafir etmiş bir kurum olarak şehrimizin insanlarına dayanışma ve birlik duygularını güçlendiren bir hazine olmuştur.

Ana binanın fonksiyonunun belirlenmesi de ciddi bir konudur. Ada halkının sosyolojik yapısını, binanın tarihi geçmişini ve günümüzün koşul ve ihtiyaçlarını karşılayacak bir  bileşende buluşulması gerekecektir. Gelir getirici bir faaliyetinin olması şarttır. Uluslararası bir eğitim kuruluşuna bağlı bir kurum, soğuk ülkelerin üçüncü nesil diye adlandırıldığı emekliler için spor ve sağlık merkezi, turistik faaliyet veya Adalı Orhan Pamuğun önerdiği gibi Bizans & Osmanlı araştırma enstitüsü gibi fikirler düşünülebilir.

Bilindiği üzere Patrikhanemizin çevre ve dinler arası diyalog konularındaki faaliyetlerini küçük binada sürdürebilmesi  de muhtemeldir.

Bu aşamada, devletimizin her biriminin ve patrikhanemizin, bir annenin evladını korumaya yönelik duygularla sarıp sarmaladığı gibi bu yapıya sahip çıkacağından ve projeye dair daha önceki zamanlarda olduğu gibi yine elini taşın altına koyacağından eminiz. Türkiye ve Yunanistan’ın ortak katkılarıyla topluma tekrar kazandırılacak örnek bir proje olmasını diliyoruz.

Evet sırtımızdaki yük çok ağır. Ama kökümüz de bir o kadar sağlam..

Sırtımızdaki bu yükün maddi ve manevi ciddi bir desteğe ihtiyacı var. Finansal yetersizlikler bizi harekete geçme konusunda oldukça güç durumda bırakıyor.

Ama yine de el birliğiyle kadim kentimizin kıymetli bir mirası olan bu yapının sırtından “yetim” kelimesini atacağız. Yetimhane binası insanlığa hizmet etmiş bir köktür. Şehrimizi ve insanlarını bu kökten mahrum etmeyeceğimize ve yeni fonksiyonlarla kazandıracağımıza inanıyorum.

Büyükada Yetimhanesi, bugünkü haliyle toplumumuzun izdüşümü gibidir adeta. İlk günden beri bu duygunun karşısında olan biri olarak geçmişimizi sırtımızda bir kambur gibi değil, dönüşümün getireceği heyecanla ardımızda dimdik taşıyarak yürümemiz gerektiğine inanıyorum. Ancak bizi bu ruh halinden, yetimhaneyi de bu yıkıntıdan kurtaracak olan büyük toplumun oluşturacağı dayanışmadır. Büyükada Rum Yetimhanesi’nin yeniden ayağa kaldırılması, kente kazandırılması, beraber yaşama kültürünün bir anıt sembolü olacaktır.

Toplantıya katılımınız ve sabırla verdiğiniz destek için hepinize şükranlarımı sunuyorum.

LAKİ VİNGAS

YETİMHANE RESTORASYON PROJESİ KOORDİNATÖRÜ

ΠΗΓΗ: Φως Φαναρίου.